“Kıbrıs’ın vitrinini dışarıya iyi tanıtamıyoruz” – İLHAN DOĞAN
“Kıbrıs’ın vitrinini dışarıya iyi tanıtamıyoruz”
İlhan Doğan İsviçre’de yaşayan iletişim uzmanı, beden dili eğitmeni, pantomim sanatçısı, tiyatrocu ve yazar… Tüm bunların ötesinde geliştirdiği Riccon Tekniği ile dünyada tanınan bir isim… Tesadüf, çok çalışma ve kendine inanmakla bu günlere geldiğini söyleyen Doğan’nın uluslararası olarak yayımlanan 9 kitabı da bulunmakta. Tanıştığımız anda beden dili ve yüz çizgilerimden beni okuyan Doğan, Credit West Bank gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projesiyle Kıbrıs’ta bir hafta geçirdi. Okulları gezdi, gençlere doğru iletişim ve kolay öğrenme teknikleri öğretti. Elbette biz de bu fırsatı kaçırmadık. Onunla okulları gezdik ve sizin için bir sohbet gerçekleştirdik.
Psikoloji, sanat ve bilim üçgeninde bir hayat
İlhan Doğan’la önce biraz geçmişe gittik. Tiyatro eğitimi alan iletişim uzmanı ve yazar tiyatronun ardından psikoloji ve ruh bilimlerine yöneliyor. Tüm bu adımlar onu bu günlere taşıyor. Tüm bunlar bir tesadüf müydü yoksa birer hedef mi? Gülüyoruz…
“Aslında genel anlamda beklide aklımda bu hedefler vardı ama bunu tam olarak bilemiyorum. İtalya’da tiyatro eğitimi alırken Ray televizyonunda program yapmaya başladım. Bu bir taklit programıydı. Yıllar sonra baktım ki hem tiyatrocuyum, hem komedyenlik yapıyorum, hem de pantomim çalıyorum. Ancak hala eksik bir şeyler vardı. İsviçre’de turneye gittiğim zaman ilk yaptığım şey felsefeye olan merakımı gidermek oldu. Böylece dünyaca ünlü psikolog Paul Ekman’la tanıştım. İnsan duyguları ve bunların yüz ifadeleri (mimikler) üstündeki etkileriyle ilgili yaptığı çalışmalarıyla öncü bir isimdir. Tanıştığımız anda bana mizahı çok iyi kullanıyorsun ve iyi bir eğitimci olabilirsin dedi. Ben bu sözden çok etkilendim ve böylece psikoloji okumaya başladım. Sonunda da psikanalist olarak İsviçre’de AKAD Enstitüsü’nden mezun oldum. Psikoloji, sanat ve bilim üçgeninde devam eden hayatım bana en sonunda Riccon Tekniği olarak ifade ettiğim sahne gösterisini ve eğitim tekniğini yaratma bilgisi kazandırdı. Zaten düşünce okuma teknikleri de psikolojinin bir parçasıdır. Böylece Riccon Tekniği zamanla kendini göstermeye başladı ve bu günlere ulaştım.”
Tiyatro ile psikoloji, beden dili ve mizahı birleştirerek geliştirilen Riccon Tekniği 1996 yılında İlhan Doğan tarafından tescillenmesinin ardından dünyanın pek çok ülkesinden ödüller aldı. Kendisi öğrenmeyi kolaylaştırmak amacıyla kullandığı bu tekniği bizimle paylaşıyor.
“Bu teknik öğrenmeyi kolaylaştırıyor. Konuyu giriş ve gelişme ile sonuca bağlıyor. Kişiye stratejik bir program sağlıyor. Fakat bunu yaparken özünde mizahı kullanıyor. Yıllardır bize dikte ettirilen yanlış bir öğreti var. İşini ciddiye al, çok gülme diyorlar. Oysa hayat böyle değil. Gülme stresi alıyor. Şefkat aynı zamanda gülümsemektir. Ancak gülümseyen insanlar şefkat sahibi olabilir. Bu teknikte sanat var. Sanat hayatımızda çok önemli ve bu eğitimin içine sanat da giriyor. Alttaki temeli de mizah oluşturuyor. Ben bu eğitimle aktif, pozitif ve üretimde kullanılan teknikler geliştirdim. Bu tekniğin en önemli yanı çok kısa sürede öğrenebilme şansınız. Biz yüz mimiklerini de eğitimde kullanıyoruz. Bu eğitim adeta ayaklarınızı yerden kesiyor. Size başka bir dünyayı gösteriyor. Bu açıdan bakınca eğitim çok keyifli hal alıyor, öğrenmek kolaylaşıyor.”
“İnsanları daha mutlu etmek için varız”
Kuzey Kıbrıs’a üçüncü kez gelen İlhan Doğan burada bulunma nedenini de bizimle paylaşıyor.
“Daha önce üniversitelerin ve şirketlerin davetlisi olarak gelmiştim. Bu kez Creditwest Bank’ın sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde buradayız. Öğrencilere ve gençlere birlikte oldum. Onlara hayatı çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemlerine bölerek anlatıp nereden, geldiklerini, nereye gittiklerini anlatmaya, hayata dair bulmaya çalıştıkları cevapları kolaylaştırmaya çalıştık. Bunun yanında öğrenmenin nasıl daha kolay olabileceğini de göstermeye çalıştım. Aslında Kıbrıs’ta çok güzel çok duyarlı işler yapılıyor. Ancak biz Kıbrıs’ın vitrinini dışarıya çok iyi tanıtamıyoruz. Oysa Kıbrıs’ın içine girince inanın bana gurur duydum. Onurlandım. Aslına bakarsanız ben de sizinle röportaj yapmak, sizin öykünüzü dinlemek ve bunu dünyaya anlatmak isterdim. Buradaki projemiz bir yıl sürecek ve sürekliliği olan bir proje olacak. Projenin sonunda gençlerin hayatlarının değiştiğini, hayata daha güzel ve daha anlamlı baktıklarını göreceğiz. Biz insanları daha mutlu etmek için varız.”
“Hayattan asla mezun olmayacaksın”
İlhan Doğan eğitimlerini sadece gençlere değil, dünyanın önde gelen şirket yöneticilerine ve çalışanlarına da veriyor. Zihnimizde kalıplaşan okul bitti, eğitim bitti tabusunu da böylece kırmaya çalışıyor.
“Bir kere hayattan asla mezun olmayacaksınız, hayatınızı onurunuz ve şerefinizle yaşayacak ve okuma kültürüne sahip olacaksınız. Bunlar çok önemli. Özellikle Türkiye’de okuma kültürü olmadığı için insanlar görerek ve duyarak öğrenmeye çalışıyor. Bu zihniyeti kırmanın ilk yolu okumayı yaygınlaştırmak. Bunun için de okumayı güzelleştirmek gerek. Okuduklarımızın içi de boş olabilir. Yine de okumak gerek. İnanıyorum ki okuyanlar için hayatta ölüm diye bir şey bile yok. Okumayan insan olayları dar görür. Kitapları hayatımızda dekor olarak tutmak yerine içine girmeyi kendimize hedef edinmeliyiz. Bizler kendimizi tanımıyoruz. Beynimizin ancak %10’nunu kullanıyoruz. İnsanoğlu sadece et ve kemik yığını değil ayrıca duygu ve düşünce yığınıdır da. Bunun olması için de mutlaka okumalıyız. Aslında biz bu eğitimlerle yetişkinlere biraz da bunları aşılamaya çalışıyoruz.”
Riccon Tekniği için “sosyal yaşamda uygulanabilir olması” ifadesi yaygın. İlhan Doğan bizim için bu ifadeyi biraz daha derinleştiriyor.
“Eğitim alıyoruz. Çoğunda power point veya tahta kullanılıyor. Uygulamalı eğitim yapılmıyor. Oysa benim eğitimlerim duymak, görmek ve uygulanmak üzerine kurgulanıyor. Siz aldığınız eğitimi uygulayamıyorsanız sıkıntı orada başlıyor. Almış olduğunuz her eğitim sahada uygulanmalı. Eğitim aslında hayatın bir kesiti olmalı. Bu nedenle benim eğitimim için günlük yaşamda kullanılabilir olması ifadesi kullanılıyor. Bu benim için çok önemli. Eğitimleri de bu çerçevede veriyorum. Önce insanlara dinlemeyi öğretiyoruz. Öyle anlaşılıyor ki sorunlar çok konuşularak çözümlenmiyor. Az konuşarak ve aktif dinleyerek sorunlara çözüm üretebiliriz. Bir de pozitif olmak gerek. Ben de çok olumsuz bir insanım. Gelenek, görenek ve töre içinde büyüdüm. Ama olumlu olmayı ve sempatik olmayı öğrendim. Bunlar bu eğitimin sosyal yaşamda kullanılması gereken ilk adımı…”
İlhan Doğan’la görüşmeden önce onun tüm videolarını izledim. Uyguladığı öğrenme teknikleri ile gerçekleştirdiği en iddialı eğitim çok kısa sürede belli kalıplarla yabancı dil öğretme başarısı. Ben de kendisine adada Yunanca ve Türkçe öğrenerek iki toplum arasındaki iletişimi kolaylaştırmaya ne denli ihtiyaç duyduğumuzu anlatıyorum.
“Dünyada dil öğrenmek aslında en kolay öğrenilebilecek şeydir. Yabancı dil öğrenirken dilin bir kalıp olduğunu unutmamalıyız. Ne yapıyorsun? Nereye gidiyorsun? Nasılsın? İsmin ne? Bunlar birer kalıp aslında. Belli başlı kalıpları öğrendikten sonra da önüne veya ardına bir şeyler ekleyebilirsiniz. Oysa biz yıllardır dili kasarak ve gramere takılarak öğrendik. Oysa ben dil öğretmiyorum. Dili konuşturuyorum. Sekiz saate size Yunanca konuşmayı vaat edebilirim. Bu nasıl oluyor deyince de bunun bir kalıp olduğunu söyleyebilirim. Ben şuanda altı dile konuşabilirim. Yabancı dili insanlara görsel nesneler kullanarak öğretiyorum. Böylece bu kalıpları unutulmaz kılıyorum. Aynen bir çocuğun ana dilini öğrenmesi gibi, kasmadan hesap yapmadan ve olayları akışına bırakarak. İnsanlara daha yakın olmanın yolu onların dilini konuşmak ve kültürünü anlamaktır. Adadaki iki toplum olarak ne kadar çok iletişim kurarsanız yabancılaşmayı o kadar ortadan kaldırırsınız.”
İletişim uzmanlığı deyince liderlerle ilgili dedikodu yapmadan sohbetimizi kapatmıyoruz İlhan Doğan’a göre Cumhurbaşkanımız Akıncı inanılmaz güven veren bir lider…
“Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan hitabeti iyi kullanan bir lider. Topluluk önünde etkili konuşuyor. Benim dünyada hayran kaldığım lider ise Merkel. Her şeye rağmen pozitif konuşuyor. Sizin Cumhurbaşkanınız Mustafa Akıncı’yı da çok beğeniyorum. Beden dilini inceledim. İnanılmaz güven veren bir lider. Sıklıkla şefkatten ve barıştan söz ediyor. Son zamanlarda en öne çıkması gereken lider olduğu kanısındayım ve onu çok takdir ediyorum.”
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!