Çöpten toplanan kitaplardan kütüphane – Emirali Urtekin

Çöpten toplanan kitaplardan kütüphane

Ankara’da şehir merkezinin biraz dışında bir çöp toplama şantiyesindeyim. Burası çöp toplanan, temizlik işçilerinin çalıştığı bir alan… Uçsuz bucaksız bir büyüklüğü var. Bu alanın içinde, çöldeki bir vahayı andıran, bir yapı dikkat çekiyor. Eski bir tuğla fabrikasının restore edilmesi sonucu, çöpte toplanan kitaplardan oluşan bir kütüphane beni büyülüyor.  Burada 4 binden fazla, 17 farklı kategoride kitap bulunuyor. İşçiler boş zamanlarını, kitap okuyarak, kitap karıştırarak kitaplarla iç içe geçiriyor. Elbette bu kütüphane sadece bir kütüphane değil. Türkiye’nin en önemli kütüphanesi,  bir yokluktan var olma hikayesi…  Şantiye alanının sorumlusu Emirali Urtekin bize tüm hikayenin detaylarını anlatıyor.

“Bir konteynerin yanında, kutuda duran kitaplar olduğunu fark ettim”

Öncelikle gerek Türkiye’de gerekse dünyada çok ses getiren Çöpte Toplanan Kitaplardan Kütüphane Projesi’nin detaylarını merak ediyorum. Emirali Urtekin bizimle tüm detayları paylaşıyor. Kendisi bu şantiyenin sorumlusu. Burada çalışan temizlik işçileri Çankaya Belediyesi’nin çevre ve temizlik işlerini yürüten özel bir şirketin elemanlarından oluşuyor. Ancak Emirali Urtekin iki yıldan bu yana sadece bir idareci değil, çok kıymeti de bir projenin yaratıcısı olarak anılıyor.

“Bizim çalışırken belli çöp toplama noktalarımız vardır. Yaklaşık iyi yıl önce bu çöp noktalarının birinde dolaştığım sırada bir konteynerin yanında ağzı açık kutuda duran kitaplar olduğunu fark ettim. Bunlar nedir diye işçilere sordum. Hep böyle atılan kitaplar var mı diye öğrenmeye çalıştım. Sıklıkla böyle atılan kitaplar olduğunu bana söylediler. Ben de bunları arabaya koyalım atmayalım diye düşümdüm. Bu kitaplardan işçilerimizin çocukları faydalanabilir diye muhafaza etmek üzere toplayalım dedim. Kendi şantiyemizde uygun bir yer bulup bunları teşhir etmeyi planlıyorduk. Böylece işçilerimize, işçi çocuklarımıza bir fayda sağlayacak, onların kitaplara erişimini kolaylaştıracaktık.  Bu kitapları saklama fikri ilk benim aklıma geldi. Ama elbette bu günlere gelmesi için hep birlikte işçilerimizle çalıştık. Biz büyük bir aile gibiyiz. Şirkette bine yakın çalışanımız var. Onların desteği ile kitapları toplamaya başladık. Zaman içinde kitapların sayısı arttı bu kitapları koyacak yer bulmakta zorlanmaya başladık. Böylece bu projenin devamında bir kütüphane oluşturmaya karar verdik. Böylece içinde bulunduğunuz bu kütüphaneye kavuştuk.”

“İki yıl önce çöpten toplanan kitaplarla bu kütüphaneyi kurduk”

Çöpteki kitapları toplamakla, biriktirmekle başlayan bu süreç zaman içinde büyüdü. Bambaşka bir boyuta, bir kütüphane oluşturma fikrine dönüştü. Şimdi bu kütüphane de bir kültür merkezi olma yolunda çalışıyor. Çöpte toplanan kitaplarla, atıl haldeki bir tuğla fabrikasına inşa edilen, içinde bulunduğumuz bu kütüphanenin detayları da proje kadar etkileyici.

“İçinde bulunduğumuz bu bina, Çankaya Belediyesi İmrahor Mahallesi’nde yer alan bir tuğla fabrikası… Kırk beş yıl önce inşa edilmiş ve harabeye dönmüştü.  Belediye bu eski tuğla fabrikası aslına uygun restore ederek temizlik işçilerinin toplanma merkezi haline getirmişti.  Burada günde 600 işçinin kullandığı ve içinde kuaför, dinlenme salonu bulunan bir merkez oluşturmuştu. Daha sonra bu binanın içine çöplerden topladığımız, temizlediğimiz bakımını yaptığımız kitapları da yerleştirmeye başladık. Yaklaşık bir yıl önce bu yerleştirme ve sergilemeler kütüphaneye dönüştü. Şimdi yüzlerce belediye işçisi bu kütüphaneden yararlanıyor. Boş vakitlerini burada geçiriyor, kitap okuyorlar. Zaman zaman kitap ödünç alıyorlar.  Kütüphanemizden kitap ödünç alanların sayısı da giderek artıyor, bu gerçekten bizim için mutluluk verici.”

“Beklentimin üzerinde bu projeye ilgi oluştu”

Bundan yirmi yıl önce Kolombiya’nın Bogota şehrinde benzer bir proje yapan işçiler var. Bugün Türkiye’de de benzer bir projenin hayat bulması, ete kemiğe bürünerek bizi ağırlaması hayli etkileyici.

“Ben daha önce benzer bir proje olduğunu hiç duymamıştım. Zaten böyle bir proje fikriyle de başlamadık. İyi, doğru bir şey yapalım kitapları toplayalım diyerek başladık. Daha sonra işçilerimizin çabasıyla, emeğiyle özverisiyle büyüdük. Bu günlere geldik. Türkiye’de çevre ülkelerde eşi benzeri olmayan bir projeye dönüştük. Şimdi bununla sınırlı da kalmak istemiyoruz. Kütüphane ve dinlenme alanı, berberden oluşan işçilerimizin zaman geçirdiği bu binayı geliştirip içine bir de sinema salonu da açmak istiyoruz. Doğru söylemek gerekirse ben bu projenin ne bu kadar büyüyeceğini, ne de bu kadar çok ses getireceğini hayal ettim. Tek hayalim kitaplar atılmasın, işçi arkadaşlarım ve çocukları faydalansındı. Gerçekten bu proje toplumda beklemediğimiz karşılık buldu. Her yerden ziyaretçilerimiz geliyor. Açıkçası beklentimin üzerinde bu projeye ilgi oluştu. Sizin gibi insanlar sayesinde projeyi duyanlar arttı. Çankaya halkı da bize kitap bağışında bulunmaya başladı. Zamanla tüm Türkiye’den kitaplar gelmeye başladı. Kitap sayımız her gün artıyor. Bunun yanında sadece işçilerimiz, onların çocukları değil ziyaretçilerimiz de artıyor. Okullardan da buraya öğrenciler geliyor. Bundan sonra biz de elimizdeki fazla kitapları civardaki ihtiyaç sahibi okullara göndermeyi de planlıyoruz. Çünkü sürekli olarak bağış alıyoruz. Kitap sayımız bizi aşar noktaya geldi. Yaklaşık yedi bin kitabı burada barındırabileceğiz. Daha fazlası için de farklı projeler düşünüyoruz. Hazırlıklar yapıyoruz.”

“Bir çöp kamyonunu gezici bir kütüphaneye dönüştürmek için çalışıyoruz”

Kitapları kütüphaneye gelemeyen, daha geniş kitlelere ulaştırmak fikri ile yeni bir proje için kolları sıvayan Çankaya Belediyesi, şimdi de gezici bir kütüphane kurmaya hazırlanıyor.

“Tabii daha önce de söyledim, burada çok fazla kitap biriktirmeye başladık. Dolayısıyla bu kitapları daha fazla insana ulaştırmak istiyoruz. Çevredeki bazı ihtiyaçlı okullara kitap göndermek yanında gezici de bir kütüphane kurmayı düşünüyoruz. Bunu yapabilecek ekibimiz de var. Şimdi bir çöp kamyonunu bir kütüphaneye dönüştürmeye çalışıyoruz. Hedefimiz gezici bir kütüphane oluşturarak, bu kamyonla okulları dolaşmak. On beş günlük okuma süreleri vererek, belli bir düzende okulları dolaşmayı planlıyoruz. Kitapların hep bir yerde durmasından ziyade dolaşmasını istiyoruz. Sürekli takas ve taşıma yöntemi ile okuyuculara, çocuklara ulaştırmak istiyoruz. Bunu bir sosyal sorumluluk olarak düşünüyoruz. İşçilerimizle birlikte çalışarak bunu hayata geçirmeyi istiyoruz. Biz büyük bir hayali gerçekleştirdik. Ama elbette çalışmaya devam edeceğiz.”

“Grup Teneke Müziğin Ritmi isimli bir müzik grubumuz var”

Çankaya Belediyesi’nin yoktan var etme çabaları kitaplarla sınırlı değil. Bu projeden önce başlayan ama bu projeyle sesini daha fazla duyuran bir de müzik grupları var…

“Aslında kütüphane fikrinden önce sokaktaki bazı materyalleri düzenleyip enstrümana dönüştürmeye başlamıştık. Çöpe atılan, kırılan müzik aletlerini de tamir ederek bir grup kurduk. Biz bazı şeylere dokununca nasıl yeniden hayata dönebildikleri göstermeye çalıştık. Yapmaya çalıştığımız her şeyin özünde bu var. bir grup oluşturduk. Grup Teneke Müziğin Ritmi ismini verdik. Bu projeyle de oldukça anıldı. Amatör müzisyen arkadaşlarımız var. Konserler veriyorlar. Okullara gidiyorlar. Çocukları yaratıcılığa teşvik etmek, zihinlerinde farklı pencereler açmak istiyorlar.”

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir