Michalis Pantelides
“Moda insanın duygusu anlamına geliyor”
Michalis Pantelides Kıbrıs’ta deniz altında sergi açan ilk moda tekstil sanatçısı…
Çevrenin korumasıyla modanın içiçe geçtiği bu sergide, sualtındaki
güzelliklere vurgu yapılırken, korunmasının önemi de hatırlatılıyor. ‘Ocean of
Threads’ ismiyle açılan bu sergi farklı ve anlamlı. Dalış yapabilenler yıl sonuna
kadar Larnaka’da sergiyi görme imkanına sahip olurken, dalış yapamayanlar
sualtındaki fotoğraflardan esinlenerek yarattığı koleksiyondan kaftan veya eşarp
alabilirler. Genç modacı Pantelides’i başkalarından ayıran çok kıymetli daha
başka özellikleri de var. Her projesiyle sürdürülebilir modaya yaptığı katkı,
çevreye olan duyarlılığı ve Kıbrıs kültüründen aldığı ilham…
“Modanın politikayla, mimariyle, sanatla her şeyle ilgisi var”
İlk olarak, her zaman olduğu gibi Michalis Pantelides’i biraz daha
yakından tanımak istiyorum. Modacı olduğunu biliyorum ama bu tutkunun
onda nasıl başladığını, geliştiğini merak ediyorum.
“Moda ve tekstil tasarımcısıyım. Kuzey İngiltere’de yer alan Bristol
Üniversitesi’nden mezun oldum. Aslında her zaman sanata ve fotoğrafçılığa
ilgim vardı. Üniversite konusunda ilk başta ne yapacağıma karar veremedim.
İşletme okumaya başladım ancak hiç hoşlanmadım. Üniversiteyi bıraktım, iki
yıl ne yapacağıma karar vermeye çalıştım. Zaman içinde modaya ilgim
olduğunu farkettim. Moda sadece insanın neyi giydiği anlamına gelmiyor,
insanın duygusu anlamına da geliyordu. Tasarımcıları takip etmeye başladım.
Dizaynlarıyla ilgili araştırmalar yaptım. Modanın politikayla, mimariyle, sanatla
aslında her şeyle ilgisi olduğunu anladım. Modaya dair tüm bunları fark etmek
beni büyüledi.2015 yılından Jean Paul Gaultier’in Paris’te açılan sergisine
gitmiştim. Büyülendim, böylece kesin kararımı verdim.
“Sezonluk tasarımlar değil zamansız parçalar üretiyorum”
Michalis Pantelides’in https://michalispantelidis.com ismiyle web sayfası
bulunuyor. Oradan edindiğim bilgilere göre yurt dışında moda sektöründe
pek çok deneyime sahip… Bu deneyimler onun nasıl bir modacı olacağını da
şekillendirmiş görünüyor.
“Üniversite eğitimimde bir değişim programına katıldım, Hong Kong’a gittim.
Gidince anladım ki orada modaya tamamen farklı bir bakış hakim. Benim için
çok farklı bir deneyim oldu. Modaya dair daha teknik algıları olduğunu gördüm.
Ülkede tekstil fabrikalarının çok olması, modanın biraz daha seri üretim olarak
algılanmasına neden oluyordu. O noktada fark ettim ki ben de bir tercih
yapmalıydım. Bu şekilde bir modacı veya avangard, yenilikçi bir modacı
olabilirdim. Devamında Amsterdam’a gittim. Iris Van Herpen ve Ronald Van
Der Kemp’in yanında staj yaptım. Onlar özel tasarımlar yapan modacılardır. Her
zaman tasarımlarına, kullandıkları materiyallere hayranlık duymuşumdur. Bu
süreçte onları gözlemleme şansına sahip oldum. Her detayı özenle, uzun
zamana yayarak yapıyor, o şekilde ilerliyorlardı. Her bir koleksiyonları için
sadece yirmi elbise üretiyorlardı. Hepsi de birer sanat eseriydi. Orada olduğum
sürece pek çok tasarımcı, modacı, model ile bağlantılar oluşturdum. Hala orada
yaşadıklarımı unutamam. Özellikle Ronald Van Der çok özel bir modacı. Çok
farklı malzemelerle çalışıyor. Beni özel tasarımlar yapmaya zorladı. Benim bu
konuda kendime güvenim hiç yoktu. Oysa o bana hep denemem gerektiğini
söyledi. Bana sezonluk tasarımlar değil, zamansız parçalar çalışmam gerektiğini
anlattı. İnsanların yıllarca dolaplarında durabilecek giysilerdi bunlar. Böylece
ben de özel tasarım üzerine çalışmaya karar verdim. Ayrıca orada bulunduğum
süre boyunca moda fotoğrafçılığı, photo shop ve kurguyu öğrendim. Şimdi
kendi tasarımlarımda bunları kullanıyorum. Bir şeyi tasarlamak kadar, onun web
sayfasında, sosyal medyada nasıl göründüğünün ne denli önemli olduğunu
anladım. Markaların artık özellikle web üzerinde büyüdüğünü fark ettim.”
“Çalışmalarım daha çok bir konsept üzerinden ilerliyor”
Uzun süre İtalya’da özel markalarla çalıştıktan sonra adaya dönen
Michalis, o günden bugüne Kıbrıs kültürü üzerinde çalışmaya, tasarımlar
üretmeye devam ediyor. Özellikle eşarpları ve kaftanları çne çıkıyor.
“Kıbrıs’ta açacağım sergi için bir yıl önce adaya dönüş yaptım. Ancak
planladığım gibi geri dönemedim. Web sayfamda da gördüğünüz gibi daha çok
kaftanlar, eşarplar üzerinde çalışıyorum. Ben de sürdürülebilir parçalar üretme
hedefindeyim. Modası geçecek ürünler yerine daha konsept ürünlerden
bahsediyorum. Her bir koleksiyonla ardında hikayesi olan parçalar üretiyorum.
Tabii benim yaptığıma ‘coture’ diyemeyiz. Bir şeyin coture olması için, tek
parçadan oluşması, tamamen kişiye özel olması, elde dikilmesi, en az üç
provayla, kişinin bedenine göre yapılması gerekiyor. Tabii seri üretim de
yapmıyorum. Benim çalışmalarım daha çok bir konsept üzerinden ilerliyor.”
Kıbrıs kültüründen esinlenerek özel tasarımlar üreten sanatçının en
etkileyici serisinden biri Kıbrıs kapılarından oluşuyor.
“Yaklaşık on yıl yurt dışında yaşadım. Adaya döndüğümde Fashion Heritage
Network Cyprus’a üye oldum. Amacı Kıbrıs’taki tüm tasarımcıları biraraya
getirmek ve Kıbrıs kültürüne dair sürdürülebilir çalışmalar yapmak olan bir
kurum. Bu süreçte Kıbrıs’a dair tasarımlar düşünmeye başladım. Adadan çok
ilham aldığımı fark ettim. Tabii bunun için Kıbrıslı sanatçıları takip etmek,
kültürü iyi öğrenmek adına pek çok müzeyi ziyaret ettim, okumalar yaptım. Bu
bağlamda Kıbrıs kapıları ile ilgili bir tasarım serim oldu. Kuzeyden ve güneyden
seçtiğim kapıların önce fotoğraflarını çektim, daha sonra bu fotoğraflar
üzerinden kurgu ve kolaj yaptım. Böylece desenleri özel kumaşlara bastım. O
kumaşlardan da kaftanlar ve eşarplar ortaya çıktı.”
“Adayı korumazsak kaybetmemiz kaçınılmazdır”
Sanatçının en son proje ise bu hafta sonu Limasol’da hayat buluyor. Su
altında yapılan bu çalışma, tasarımlara Kıbrıs’ın su altı renkleri, desenleri
olarak yansıyor.
“Son projemde Kıbrıs’ın sualtı zenginliğinden esinlendim. Sualtı araştırmacıları
ile yaptığım işbirliği sonucunda Cuma gün Larnaka’da Raddison Otel’de suyun
altında bir sergi açtık. Sualtında çektiğim fotoğraflarla çalıştığım desenleri
aleminyum panoların üzerine baskı yaparak, dalgıçların onları sualtına önceden
yerleştirmesini sağladım. Çok zor bir proje oldu. Pek çok kişiyle işbirliği
yaptım. Bu sergi ile Kıbrıs’ta denizin altında yer alan güzellikleri insanlara
göstermeyi böylece korunmasına katkı sağlamayı hedefledim. Bir anlamda çevre
koruma ile modanın içiçe geçtiği bir proje bu. ‘Ocean of Threads’ ismiyle açılan
bu sergimde insanlara sürdürülebilir ürünler alarak, bir kez daha çevreyi koruma
mesajı vermeye çalıştım. Söz konusu sergi üç ay boyunca, 2024 sonuna kadar,
dalış yapabilenler tarafından görülebilecek. Unutmamalıyız ki adayı korumazsak
kaybetmemiz kaçınılmazdır. Ayrıca sualtındaki fotoğraflardan esinlenelerek
çalıştığım desenlerle yine kaftan ve eşarplardan oluşan bir koleksiyon yarattım.
Bunlar web sayfamda da var.”